
Türkiye ile Avrupa Birliği’ne üye 6 ülkede elektrikli otomobil ve elektronik araçlarda kullanılan eski lityum iyon pillerden elde edilecek ham maddeler, Sakarya Üniversitesinde üstün özellikli bataryalar hâline getirilip yeniden piyasaya sunulacak. SAÜ ve akademisyenlerinin kurduğu Sakarya Teknokent’te faaliyet gösteren firmanın “Ufuk Avrupa” programı kapsamında sunduğu proje, AB tarafından desteklenmeye değer bulundu.
Yaklaşık 9,5 milyon avro bütçe almaya hak kazanan projede, Türkiye’nin yanı sıra AB üyesi İspanya, Almanya, Belçika, Avusturya, İtalya ve Fransa’dan 22 ortak yer alıyor.
Sakarya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Savaşan, projeyle ilgili yaptığı açıklamada, dünyanın en mühim hedeflerinden birinin çevrenin iyi kullanılması ve çevre kirliliğinin azaltılması olduğunu vurguladı.
Dünyada şu anda ham madde krizi olduğuna dikkati çeken Savaşan, “Proje, bu ham madde krizine kısmi çözümde bulunmuş olacak. Üniversitemiz, bu projeyle enerji ve depolama alanındaki araştırmalarda bir üs olacak.” dedi.
Projenin ortakları olan SAÜ ile NESSTEC koordineli bir şekilde çalışarak geri dönüştürülmüş malzemelerden orta ve büyük ölçekli piller geliştirerek sektöre yeniden kazandırması hedefleniyor. Proje başvurusunda bulunan “FREE4LIB / Feasible Recovery of critical raw materials through a new circular ecosystem for a Li-ion battery cross-value chain in europe” projesi 9 milyon 283 bin 176 Euro bütçe ile desteklenecek.
Proje ekibinde SAÜ’yü temsilen, yürütücü olarak Dr. Hasan Algül, araştırmacı olarak; Prof. Dr. Ahmet Alp, Doç. Dr. Mehmet Uysal, Dr. Abdulkadir Kızılaslan, Öğr. Gör. Erdem Kılıçaslan, Figen Algül ve Sezer Tan yer alıyor. NESSTEC firmasını ise temsilen yürütücü olarak Dr. Öğr. Üyesi Mahmud Tokur yer alırken Prof. Dr. Hatem Akbulut ve Doç. Dr. Tuğrul Çetinkaya bulunuyor.
SAÜ’de Batarya Üssü Kurulacak
Proje hakkında konuşan Dr. Öğr. Üyesi Mahmud Tokur, proje kapsamında batarya prototipleme merkezinin küçük bir üretim merkezine dönüşeceğini müjdesini vererek, “İleri teknolojili pil kimyaları, ihtiyaca yönelik proje bazlı uygulamalar için bu merkezde üretilebilecektir. Artık sadece Ar-Ge değil, bir Ür-Ge merkezi olma yönünde de adımlar atılacaktır” dedi.
Sakarya Üniversitesinde bu zamana kadar yapılan çalışmalar, alınan projeler ve kurulan alt yapı sayesinde, prototip ölçekli üretim pil üretim sistemi kurulmuştu. Kurulan sistem sayesinde büyük ölçekli AB projelerinde sorumluluk almaya olanak sağlanacağını söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Tokur, “Bu projeyle bu zamana kadar yapılan yatırımların dünya sahnesine çıkması söz konusu olacaktır. Hatta SAÜ akademisyenlerinin devlet destekli kurduğu şirket aracılığıyla da SAÜ’de üretilen teknolojinin ticarileşmesi ve önce ülkemizin ihtiyaçları doğrultusunda hizmet etmesi, sonrasında da bunu dünyaya sunması hedefleri gerçekleşmeye daha da yaklaşacaktır” ifadelerini kullandı.
Projenin öneminin büyüklüğüne de değinen Dr. Öğr. Üyesi Tokur, “Bu zamana kadar SAÜ bünyesinde alınan en yüksek bütçeli proje ve bu zamana kadar Sakarya Teknokent bünyesinde faaliyet gösteren bir KOBİ’nin aldığı ilk AB projesi” bilgisini verdi.
Her geçen gün büyüyen elektrikli araç pazarına paralel olarak pil teknolojilerinin öneminin arttığını söyleyen Tokur, Pil üretimi noktasında önde giden ülkeler yavaş yavaş teknoloji ve lisans satışını yasaklamaya başlamıştır. Tam da bu noktada Sakarya Üniversitesinde yapılan çalışmalar ön plana çıkmaktadır. Kendi teknolojisi üreten, bağımsız bir üretim modeli ülkemize bu sayede kazandırılabilecektir” ifadelerini kullandı.
“Daha büyük yatırımlara ortam hazırlayacak”
Pandemiyle tedarik zincirindeki aksaklıkların sebep olacağı sonuçlar, her ülkenin kendi teknolojisini kendisinin üretmesini kaçınılmaz hâle getirdi. Pil alanında Türkiye’nin de yerli teknolojilerini üretmesi gerektiğine değinen Dr. Öğr Üyesi Tokur, “Ülkemizde pil teknolojilerinin geliştirilmesi ve ticarileşmesi, Avrupa’nın bütün ilgisinin ülkemize kaymasına olanak sağlayacaktır. Çünkü deniz yoluna ihtiyaç kalmadan daha güvenilir bir şekilde karadan pillerin nakliyesi performans ve maliyet açısından da çok daha avantajlıdır. Bu proje ile kendini kanıtlamış bir teknolojinin, çok daha büyük yatırımlara ortam hazırlaması kaçınılmazdır” diye konuştu.